Mehveş Evin'in Milliyet gazetesi'nde bugün yayınlanan yazısı özetle şöyle;
Diyarbakırda, meslektaşım Namık Durukan ile açlık grevleri ve Kürt meselesi üzerine toplumun farklı kesimlerinden insanlarla konuştuk. BDP veya AKPye destek veren, kadın veya erkek, akrabası dağda olan veya şehit yakını... Tartışmada tarafların sanıldığı kadar keskin olmadığını bir kez daha gördüm.
Bugün, imam Abdülvasi Yazla yaptığımız sohbeti size aktarmak istiyorum.
Abdülvasi Yazın ağabeyi, Silvan-Görentepe köyünde imam olarak görev yaptığı 1992de, 36 kurşun sıkılarak infaz edilmiş. Yaz, abisinin cesedini topladığı anın acısını halen yaşıyor...
Diyarbakırda Sıddık Hoca Camiinin imamı Yaz, Anadili konuşmak, eğitim görmek haktır. Camilerde her gün barış hutbeleri okunmalı diyor...
Batıdaki şehit ailelerine de anlattıklarını tekrarlıyor bize:
Beş senedir Kürtçe hutbe okuyan imam Yaz, Diyanet İşleri Başkanına da söylemiş: Kürtçe okuyorum, vatan bölünmedi! Kürt dilinin üzerindeki yasaklar, ceberuti yasaklardır. Kurana göre her millet kendi diliyle konuşmak zorundadır, ona haktır, Kurani haktır. Bunu yasaklayan, insanlığa düşman olduğu kadar Kurana da düşmandır! Kürdün eğitim hakkı da haktır diyor.
Barış için formülü şu: 450 camide beş ay boyunca barışla kardeşlikle ilgili ahdetmeliyiz, barış sağlanıncaya kadar! Tüm camilerde barış diye haykırmalıyız...
Abdülvasi Beyin görüşleri, bölgede yaşayan her dindar Kürdün görüşlerini yansıtmayabilir. Ama din üzerinden, kardeşlik üzerinden siyaset yapılırken bu sesi duymak, bence çok önemli.
Arapça bir ayetten örnek vererek bitiriyor konuşmasını: Bir insanı öldürmek, kâinatı yok etmek kadar caniliktir. Kimse insanımızı öldürmesin diye yarın bu sorunlar çözülmelidir.